BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Dönüş SARITAŞ
ÖLÜMSÜZLÜK PROBLEMİ
 
Ölüm tüm canlılar için şüphesiz apaçık bir gerçektir. Bu gerçeği çoğu kez düşünmek, hatırlamak istemeyiz. Çünkü ölüm gerçeği bizleri korkutur. Altı ay ömrü kaldığını öğrenen birisini düşünün. Acaba geriye kalan ömrü için ne yapmak isteyebilir ya da ölüm sonrası hayatı için ne yapmak ister? Ölüm sonrası hayata inanan bir kişi elbette ölüm sonrası için hazırlık yapmak ister. Fakat ölümden sonra bir hayatın olmadığına inanıyorsa şayet ya bu dünya için daha yararlı şeyler yapmak ister ya da isyana düşebilir. Bu durumda olmayı elbette kimse istemez fakat böyle bir gerçek var ve inançlı da olsa kişi inançsız da olsa ölüm söz konusu olduğunda bizleri korkutur. Belki bu dünyadan bir hiç olarak ayrılacağını düşündüğü için, sevdiklerinden ayrılacağı için, tamamen yok olacağından korktuğu için, ölüm anındaki ızdıraptan yahut ölüm sonrasında kendini nelerin beklediğini bilmediği için korkar insan. Ölüm sonrası bir hayat olduğuna inanan bir kişi kendini buna daha çok hazırlar ve bu dünya için de öbür dünya için de iyi işler yapmaya gayret eder. İnsanoğlu yüzyıllardır kendi varlığını ve Tanrı’nın varlığını sorgular. Kendisini bir yere koyabilmek için insanoğlu ben kimim, beni kim yarattı, ölümden sonra hayat var mı gibi soruları hep kendisine sormuştur. Ölüm sonrası bir hayatın olup olmadığı yüzyıllarca insanlar tarafından sorgulandığı gibi filozoflar tarafından da sorgulanmıştır. Konuya geçmeden evvel öncelikle ölüm, ölümsüzlük, mead ve eskatoloji kavramlarının tanımına yer verilecektir. Daha sonra ölüm ve ölüme ilişkin metafizik yaklaşımlardan bahsedilecek ve ardından bu yaklaşımlardan olan ölümsüzlük problemi üzerinde durulacaktır. Ölüm sonrası hayat ruhani mi olacak yoksa cismani şekilde tekrar dirilme ile mi olacak? Öncelikle ruhun ölümsüz olduğunu ve ölüm sonrası hayatın ruhani şekilde olacağını söyleyen filozofların düşüncelerine ve ardından ölüm sonrası hayatın ruhani değil cismani olacağını ve kişinin tekrar dirileceğini belirten filozofların düşüncelerine yer verilecektir. Ruhun ölümsüzlüğü düşüncesine göre insan ruh ve beden olan iki ayrı cevherden oluşmaktadır. Ölüm sadece beden için geçerlidir ve ölümsüz olan ruhtur. Buna göre, insanlar bedenleriyle özdeşleştirilmemelidir; çünkü onlar öldükten sonra bedensiz bir şekilde yaşamaya devam edeceklerdir. Bu anlayışı benimseyenlere örnek olarak Descartes ve Platon verilebilir. Platon ruhun hakikate düşünce yoluyla ulaştığını savunmaktadır. Ruhun, bedenin azaları olmadığı zaman daha iyi düşündüğünü dile getirir. Tenin akılla beraber olunca hakikate erişilemeyeceğini savunmaktadır. Yani ten, ruh için bir tutsaklıktır. Ona göre ruh ancak bedenden kurtulunca yani öldükten sonra hakikate, gerçek bilgiye erişecektir. Bu da ancak ruhun bedenden kurtulmasıyla mümkün görünmektedir. Descartes ise kişilik özelliklerinin ruhta gizli olduğunu, bedenin tutsaklık olduğunu dile getirir. Ölümsüzlük, ruh beden ayrımını getirdiği ve Tanrı’nın lütfuyla yeniden yaratmasına gerek bırakmadan, ruhun var olma kapasitesini kendi içinde barındırdığı için Hıristiyanlık tarafından pagan bir doktrin olarak görülmüştür. Gerçekten de ruhun ölümsüz olduğu ve ilahi bir müdahaleye gerek kalmadan bedenin ölümünden sonra varlığına devam edeceğini söylemek, insanın ölümlü olduğunu ilan eden dini metinlerle çelişiyor görünmektedir. Bu sebeple de insanın ruh ve beden bütünlüğünü savunduğu ve insanın varlığını bütünüyle ilahi inayete bağladığı için yeniden dirilme doktrini, dinler tarafından genel kabul görmüştür. Dirilme doktrini İslam İnancında da kabul gören bir inançtır. Buna göre ruh ve beden birdir ve birlikte haşrolacak yani dirilecektir. Düalist olan ruhun ölümsüzlüğüne karşı monist bir tavırdır dirilme doktrini düşüncesi. Düalizmin yarattığı güçlüğü, tekrar dirilme inancı gidermektedir. Çünkü düalizme göre ruh, Tanrı’nın yardımı olmadan varlığını sürdürecektir. Ancak bu görüşe göre Tanrı’nın varlığı unutulmaktadır. Güçlük de bu noktada ortaya çıkmaktadır. İslam inancında Kuran, nefsin öleceğinden, nefsin yaşayacağından, yine nefsin cennete yahut cehenneme gideceğinden bahseder. Buradaki nefs, filozofların düşünen nefsi değil, bütünüyle kişidir. Kuran, düalist insan kavramına iltifat etmemektedir. İnsan, bedeniyle ve Allah’ın nefh ettiği ruh ile bir bütündür. Bu bakımdan ruhun ölümsüzlüğü düşüncesi beraberinde birtakım problemleri getirmektedir. Bu düşünce sorgulanmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Ölüm, Ölümsüzlük, Ruhani, Cismani, Dirilme, Ruh, Beden



 


Keywords: