Günümüzde interaktif teknolojiler ile birlikte medyada alternatif haber ve benzeri içerik üreticileri artmaktadır. Medyanın söylemsel olarak denetimi her geçen gün zorlaşmakta, kimi zaman içeriğin kimin tarafından üretildiği belli olmayan iletişim kanallarında nefret söylemi içeren manipülatif içerikler her geçen gün artmakta ve etik açıdan büyük sorunlara yol açabilmektedir. Medyada şiddetin olumlu gibi aktarılması, kanunlardaki eksiklikler psikolojik açıdan şiddete meyilli insanları cesaretlendirebilmektedir. Kadına yönelik şiddet, geniş bir eylem yelpazesinden oluşmakla birlikte, sözlü taciz, diğer duygusal istismar biçimleri, fiziksel veya cinsel tacizi de içine almaktadır. Bu şiddet içeren eylemlerin en son aşamasını ise kadın cinayetleri oluşturmaktadır. Kadın cinayetlerine toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve istismarın sürekliliği sebebiyet vermektedir. Kadınlara yönelik şiddet, erkeklerin kadınları kontrol altında tutma yetkisi hakkındaki toplumsal normlara dayanmaktadır. Medyanın da yansıttığı toplumsal cinsiyet rollerine, klişeleşmiş görüşlere uyan erkeklerin partnerlerine karşı şiddet kullanma ihtimalinin daha yüksek olmaktadır. Kadın cinayetleri genellikle erkekler tarafından yapılmaktadır. Kadın partnerlerini öldüren erkeklerin birçoğunun ortak özelliği sık sık içki içmek, kıskançlık nöbetine girmek ve terk edilmekten korkmaktır. Buna karşılık, erkek panterlerini öldürmek durumunda kalan kadınların sık sık fiziksel şiddete maruz kaldığı görülmektedir. Her geçen gün partnerler arasındaki şiddet içerikli olaylar artmakla birlikte özellikle kadın cinayetlerinde artış görülmektedir. Bu çerçevede kadın cinayetlerinin toplumsal bir yansıması olarak medya ve psikolojik yansımalarına değinilecek ve irdelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Medya, Şiddet, İletişim Psikolojisi
|
