BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Dönüş SARITAŞ
SPİNOZA VE DESCARTES’DE RUH VE BEDEN
 
İnsanoğlu yüzyıllardır kendi varlığını sorgular. Kendini bir yere koyabilmek için insan ben kimim, beni kim yarattı gibi soruları hep kendisine sormuştur. Doğumdan ölüme kadar insan sürekli gözlemler ve kendini ve evreni anlamaya çalışır. Küçük bir çocuğun annesine ben nasıl doğdum, beni kim yarattı gibi soruları sorması da buna örnektir. Sorgulayan ve düşünen insan hayatı anlamlandırmaya çalışır. Bunun üzerine kendine bir yol çizer ve kendi bildiği yoldan gider. Filozoflar da insanlar gibi varlığı, evreni ve Tanrı’yı sürekli sorgulamışlardır. İnsanın varlığı ve bu varlığın işleyişi, insanın nasıl hareket ettiği, ruh ve bedenin nasıl etkileşimde bulunduğu, onu kimin yarattığı ya da Tanrı var mı, ölüm sonrası bir hayat var mı, varsa nasıl olacak gibi sorular filozoflarca tartışma konusu haline gelmiştir. Bu makalede bu problemlerden ruh ve bedenin birbiriyle nasıl etkileşimde bulunduğu konusundaki iki farklı yaklaşım ele alınacaktır. Bu çalışmada Spinoza ve Descartes’in ruh ve beden konusundaki görüşlerine yer verilecektir. Spinoza ve Descartes’in ruh ve beden konusundaki görüşleri birbirinden taban tabana farklılık göstermektedir. Spinoza’ya göre ruh ve beden yani cevher tek iken ve bu tek cevher Tanrı’da bulunurken, Descartes’e göre ruh ve beden birbirinden tamamen iki farklı cevherdirler ve bu cevherler insanda bulunurlar. Bu cevherlerin birbiriyle nasıl etkileşimde bulundukları ise de tartışma yaratmakta ve Descartes’in savunması eksik kalmaktadır. İkisinin uzlaştıkları tek nokta ruh ve bedeni tanımlamalarıdır. İkisine göre de ruh düşünebilen fakat yer kaplamayan, beden ise düşünemeyen ve yer kaplayan bir tözdür. Spinoza’ya göre tek cevher olan Tanrı bölünemez. Fakat Descartes’e göre ise ruh bölünemez. İnsan, diğer her şeyde olduğu gibi, iki yönüyle vardır. Yayılım özniteliğinde içerilmesi dolayısıyla Tanrı’da olan bir beden iken, düşünce özniteliğinde içerilmesi bakımından Tanrı’da olan bir zihindir. Fakat düşünce veya yayılım özniteliğiyle idrak edilse de, yayılan töz ile düşünen töz, bir ve aynı töze karşılık gelmektedir. Buna göre Spinoza’ya göre düşünen töz yani ruh ile yayılan töz yani beden bir ve aynı tözdür. Bu noktada Spinoza monist bir yaklaşım sergiler. Ayrıca ruhun düşünebilme, bedenin ise uzamlı bir cevher olarak yer kaplama özelliğini dile getirir. Descartes de tıpkı Spinoza’nın söylediği gibi kişinin ruh ve bedenden birleşik bir varlık olduğunu dile getirir. Fakat Descartes’e göre bu birleşim, birbiriyle karışmayan iki tözün bir araya gelmesi ile oluşur. Descartes bu iki sonlu tözün birleşiminin özlerini muhafaza etmeleri anlamına geldiğini öne sürer. Bu bakımdan Descartes düalisttir denilebilir. Descartes’e göre madde ve zihin ya da ruh ve beden, birbirinden farklı, ancak aynı anda var olan iki tözdür. Ruhun ana niteliği düşünmek iken, bedenin esas niteliği yer kaplamaktır. Yani beden veya madde yer kaplar, fakat düşünemez; ruh ise düşünebilir fakat yer kaplayamaz. Descartes birbiri ile karışmayan bu iki tözün bir araya gelmesini savunarak, kenidisini düalizmde göstermektedir. Ancak düalizm bazı münakaşalara neden olmuştur. Sorunların başında ise iki tözün birbirleriyle nasıl iletişime geçeceği veya birinin öbürü üzerinde üstünlük kurup kuramayacağı sorunudur. Descartes’e göre, ruh ve madde arasındaki etkileşim beynin arkasında bulunan kozalaksı bez ismindeki bir bölgede gerçekleşir. Fakat onun açıklaması var olan güçlüğü çözmeye yetmemektedir. Bunun sebebi kozalaksı bezin beyinde yer alması, yani maddenin parçası olmasıdır. Her iki töz de beyinde bulunuyorsa bunları harekete geçirecek olan yine beynin arkasındaki bir bez yani aşkın bir varlığı devreye sokmuyor da, Descartes yine insanı, maddeyi devreye sokuyor. Descartes’in insana yaklaşımı bu noktada mekaniktir. Peki pilli bir bebek ya da kurulu bir saat gibi mi işlemektedir ruh ve beden arasındaki ilişki? Spinoza’nın buna yanıtı elbette Hayır olacaktır. Spinoza’ya göre doğanın parçası olan madde/beden, tek başına varlığını sürdüremez, ancak sürekli doğada içerilen diğer maddelerle etkileşim halindedir. İnsan bedeni birçok parçadan oluşur. Bu parçalar arasında ise sürekli etkileşim mevcuttur. Etkileşim ağı içinde varlığını sürdürmeye çalışan insan bedeni dışsal olarak pek çok cismin etkisine maruz kalmakta ve bu cisimlere etki etmektedir. Zihnin özünü oluşturan şey fikir olduğu için, bedenin etkilediği veya etkilendiği cisimlerin fikirleri, insan zihninde mecburi olarak bulunmaktadır. Buna göre de ancak fikirlerle zihin, bedeni bilebilir. Buna göre tek töz vardır, o da Tanrı'dır. İnsanın zihni ise Tanrı'da içerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Descartes, Spinoza, Ruh, Beden, Töz



 


Keywords: