BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

İlknur OVALI URAN, Yüksel CAN ÖZ
KADIN YÖNETİCİLER VE KRALİÇE ARI SENDROMU
 
Giriş : Günümüzde, pek çok alanda kadın ve erkekler beceri, güç, dayanıklılık ve kültürel normlar çerçevesinde yaşam rollerini paylaşarak sürdürmektedirler. Örneğin, askerlik gibi yüksek düzeyde dayanıklılık ve güç gerektiren işlerde erkekler, hemşirelik gibi bakım gerektiren işlerde ise kadın çalışanlar çoğunluktadır. Türkiye’de de durum dünya ölçeğine benzer şekildedir. (Akbaş, 2017 ) Günümüzde iş hayatında üst düzey yöneticilik pozisyonunda bulunan kadın sayısı erkeklere oranla çok azdır. Türkiye’de kadın yöneticilerin, toplam yöneticilere oranı kamu sektöründe %10,2, özel sektörde ise %12,2’dir (ILO Global Report 2015). Türkiye’de üst düzeyde yer alan kadın yöneticilerin yüksek bir sosyo-ekonomik düzeyden geldikleri gözlemlenmektedir (Besler,2010). Bazı kadın yöneticiler tek olmak, alt kademelerde çalışan kadınların yükselmesini desteklememek te hatta erkek çalışanların yükselmesini desteklemektedir. Kadın yöneticiler tarafından konulan engellerden bir tanesi “Kraliçe Arı Sendromu” dur. Kraliçe Arı Kavramı, ilk kez 1973 yılında Michigan Üniversitesi araştırmacılarından Carol ve ark. yaptığı çalışma 1974 yılında Psychology Today Dergisi’nde yayımlanmıştır. Amaç : Endüstri toplumunda iş gücü erkek egemen iken, bilgi çağına geçişle birlikte kadın çalışan oranında yadsınamaz bir yükseliş yaşanmaktadır. Yönetici pozisyonunda çalışan kadın sayısı gün geçtikçe artmış ancak, kadın profesyonellerin büyük çoğunluğu “kadın yönetici” ile çalışmak istemediği görülmüştür. Bu çalışmada, yayınları inceleyerek kadın üst düzey yönetici sayısının çok düşük olması altında yatan nedenlerle ilişkilendirilen birçok etkenden yalnızca ‘kraliçe arı sendromu’ üzerinde durulmaktadır. İş yaşamında kadın yöneticilerin , diğer kadın çalışanlara uyguladığı bir mobbing olan bu sendromu incelemek ve farkındalık yaratmak amaçlanmıştır. Kapsam: Kadın yöneticilerin kadınlarla olan ilişkileri gibi konulara odaklanılmıştır. Sınırlıklar: Konu ile ilgili yapılmış çalışmalar ve literatür ile sınırlıdır. Yöntem: Bu çalışma literatür inceleme yöntemi kullanılarak derleme şeklinde hazırlanmıştır. Etik kurul ve kurum izni gerektirmemektedir. Bulgular: Kraliçe Arı Sendromu(Kadınların birbirlerini çekememeleri); Tepe yönetimde görülen ‘tek kadın’ olmanın bir başarı ve ayrıcalık göstergesi olduğu inancıdır (Irmak,2010, Koç, 2016 , Zel, 2002). Kraliçe Arı Sendromu(KAS) şu üç özellikten oluşmaktadır. Erkek tutumlarını benimseyerek kadınlara karşı kullanmak, diğer kadınların rekabetini bertaraf etmeye çalışmak, ayırımla ilgili belirtileri görmemezlikten gelmek (Zel, 2002). Bir kadın yüksek bir konuma geldiğinde artık kimsenin konumunu sarsmasına izin vermez, kadınlar birbirine adil davranmamakla kalmaz, aynı zamanda kadın rakiplerini silmek için ellerinden geleni yaparlar ve örgütteki gücünü diğer kadınların cesaretini kırmak ve ilerlemesini engellemek için kullanabilir (Soysal, 2016). Staines ve arkadaşları kraliçe arıların bu davranışı sergilemelerinin sebebini onların inanılmaz derecede zor şartlar altında çalıştıkları ve en iyiye ulaşmak için sadece kişisel yeteneklerine güvendikleri için diğer kadınların kolayca terfi etmelerini istememeleri olarak açıklar. Bir kraliçe arı ile çalışan kadınlar: Kaba davranışlara maruz kalıyor, kariyer fırsatları ve terfi süreçleri söz konusu olduğunda bu kişiler tarafından küçümsenip, engelleniyor, motivasyon bozukluğu ile yoğun stres altında çalışıyor, fiziksel ve psikolojik olarak diğer çalışanlara oranla daha fazla yıpranıyor. Kraliçe arılar; kuralları kendileri belirlemek, sınırları kendileri çizmek, çalışanlarını kendilerine rakip ol(a)mayacak şekilde kontrol altında tutmak istiyorlar. KAS yaşayan kadın yönetici; yönettiği bölümün ve çalıştığı şirketin başarısından çok, “rakip gördüğü kadın çalışanların başarısızlığına” odaklanıyor. KAS bir problem olarak algılanır çünkü iyi pozisyonlardaki bu kadınlar diğerlerinin ilerlemesini teşvik edebilecekken bunu yapmaya gönüllü son insanlar olarak göze çarparlar (Ozülke,2016). Öğretmenler ile yapılan bir çalışmada ; çoğu kadın öğretmen ,kadın yöneticiler tarafından desteklenmediklerini, iş ortamında güç çatışması yaşanacağını ve bir kısım öğretmen de sorunlarının daha kolay ifade edilebileceğini aktarmışlardır. Kadın yöneticilerin kıskanç, kaprisli, ayrıntıcı, kindar ve acımasız olduklarına yönelik olumsuz görüşlerle birlikte estetik ve sorumluluk sahibi olduklarına yönelik olumlu görüşler de belirtilmiştir (Akman,2016). Bickford’a (2011) göre, ‘Kraliçe arı sendromu’ bayatlamış cinsiyet ayrımcılığına dayalı bir önyargıdan ibaret olup, kadınlara gerekli eğitimin verilmesi ve düzgün rol modellerle desteklenmesi ile kadınlar kariyerlerine yukarı doğru daha sağlam adımlarla ilerleyebileceklerdir(Er,2015) SONUÇLAR: Tüm kadın yöneticiler için “ Kraliçe Arı Sendromu” şeklindedir gibi bir genelleme yapılmamalıdır. Bu algı nedeni ile onlarla çalışmaktan, ekiplerinde yer almaktan, hatta aynı ortamda bulunmaktan kaçan çalışanlar bile bulunmaktadır. Birçok kadın yönetici önlerine konulan engelleri; bilgileriyle, kararlılıkları, çalışkanlıkları ve tecrübeleriyle, yaptıkları işe olan inançları ve en önemlisi özgüvenleri ile aşmaktadır. Kadın yöneticiler hemcinslerine örnek olmak, yol göstermek, yol açmak ve kendi kariyer yolculuklarında yaşadıkları zorlukları onlar için minimuma indirgemek amacıyla kadın çalışanlarına fazlasıyla değer verip özen göstermelidir. Kadın yöneticiler, hemcinslerine inanan, güvenen, potansiyellerinin farkında olan, gelişimini sağlayan ve destekleyen özelliklere sahip olmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Kadın yönetici, Kıskançlık, Kraliçe Arı



 


Keywords: