BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Elif Bilge ERTAŞ, Zekeriyya ULUDAĞ
İRADE GELİŞIMİNDE EĞİTİMİN ROLÜ
 
İnsanlık son üç yüz yıl içerisinde büyük bir hızla değişimi yaşamaktadır. Bilimde ve teknolojide meydana gelen değişimler bu değerlendirme işini zorunlu kılmaktadır. Küçük gruplardan büyük topluluklara mağara dönemlerinden tarım toplumlarına oradan sanayi toplumlarına geçen insanlık eğitimi ilgilendiren bütün kavramları da yeniden değerlendirmiş, ona yeni anlamlar yükleyerek yürütücü kurumları şekillendirmiştir. Eğitimin öznesi ve nesnesi durumunda olan insan çoğu zaman yönetilecek ve yönlendirilecek bir varlık olarak görülmüştür. Özellikle bilimin gelişmesi ve hayatın her alanına nüfuz ettiği dönemden itibaren yönlendirme “kasıtlı” bir hal almıştır. İnsanın özü ile ilgili olan özellikler unutulmuş veya bilimin gereği olarak görmezden gelinmiş insanın nitelikleri ile meşgul olunmuştur. Dinin ve felsefenin insan hakkındaki değerlendirilmeleri dikkate alınmamıştır. Bunun en önemli sebebi ortaya çıkan sonucun subjektif olması gösterilmiştir. Böylece ruh, akıl, irade gibi insanın özüne ait nitelikler dikkate alınmamıştır. Bunun yerine şartlandırılmış reflekslerden ve içgüdülerden hareket eden bir kabul maddeden hareket eden pozitivist anlayışla uzun yıllar eğitim olgusunu uygulamaya koymuştur (Uludağ, 2019) Akarsu, Felsefe Terimleri Sözlüğü ’nde iradenin birkaç tanımını yapmıştır. “1. Özgürlüğünü içinde barındıran isteme. 2. Bilinç yetisi: İnsanın tasarımları ve görüşleri üzerinde bilinçli bir düşünüp taşınma ile seçerek ve tavır alarak eyleme karar verme yeteneği. 3. Duygu ve eğilimlere değil, usa dayalı isteme; usa uygun erek ve amaç koyma yeteneği; isteme ve eylemleri usla belirleme yeteneği.” Bu durumda irade, “kişinin kendisinin seçtiği gayelere göre eylemlerini tayin etme gücüdür.” olarak tarif edilebilir. Akarsu’ya göre iradecilik (voluntarism) ise, “akla veya bilmeye değil de iradeye üstünlük tanıyan, ruhsal olayların ve bilgi süreçlerinin temelinde iradeyi gören felsefe ve ruhbilim öğretisidir.” (Akarsu, 1984). İnsan bütün yönlendirmelere ve şartlandırmalara rağmen bilgi elde eden ve sahip olduğu bilgiye göre davranışta bulunan bir varlıktır. Hem bilgiyi elde etme öncesinde özellikle elde edilmiş bilginin kullanılmasıyla ilgi olarak insanın seçmesi ve yapması ile ilgili olan irade çoğu zaman akıl, duyum ve içgüdülerle birlikte hareket ederek insanın o andaki halini ve gelecekteki hayatını tespit etmede ayırıcı özellik olarak görülmektedir. Bedenin arzularının insani bir hal almasında akılla birlikte hareket etme ya da içgüdüsel davranışlarda bulunmada yol ayrımında insanın temel özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bilginin kaynağı yanında hareket özelliğine sahip olanları vardır ki nefis ve irade bu türdendir. Max Scheler içgüdülerine dur diyebilen yegâne varlık insandır derken insanın iradi olan tarafına işaret etmektedir. Ancak eğitim sosyolojizmin prensipleri ile uzun zamandır iradi olan eylemleri toplumsal kurumlar seviyesine indirgerken günümüz psikolojizmi ise insani özellikleri içsel noktada aramak yerine dışsal niteliklerde arama yoluna gitmiştir. Genel olarak idealist, muhafazakâr düşünceler içerisinde irade kavramı insanın ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmiştir. Gittikçe dünyevileşen eğitim anlayışları bunun sonucunda hedonist duyguların pençesinde kıvranmaktadır (Uludağ, 2019). Tarihsel süreç içerisinde bilginin kazanıldığı ve insanileşmenin mekânı olarak görülen okul hangi temel prensiplerle hareket ederse etsin tahsil, terbiye, talim, tedip, gibi görevlerden asla uzaklaşmamıştır. Bir başka ifade ile eğitim, öğretim ve öğrenme meselesinde kendisini görevli kabul etmiştir. Veya ona hükmetme gücünü elinde bulunduran merciler tarafından bu fırsat verilmiştir. Fakat günümüzde okulun o tarihselliğinin aksine okulsuzlaştırılan toplum modellerinden ve okulsuzlaştırılan eğitim teorilerinden konuşulmaktadır. İşte bu çetrefilli süreç içerisinde insanın temel özellikleri ve onlardan birisi olan irade ile eğitimin arasındaki ilişki dikkate alınmak zorundadır. Çünkü bu ilişki uzun zamandır unutulmuş görünmektedir. Buna karşılık eğitimin temel görevinin özgür bireyler yetiştirmek olduğu iddiası her dönemde çokça dillendirilmektedir. Varlığı kabul edilmeyen bir özelliğin özgür şekilde dışa yansımasının çelişkisi açıklanmak zorundadır (Uludağ, 2019). (Bu çalışma ilk sırada yer alan yazar Elif Bilge ERTAŞ'ın doktora tezinden üretilerek hazırlanmıştır).

Anahtar Kelimeler: Eğitim, İrade, İnsan



 


Keywords: