BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Olcay TİRE, Meral ÖZTÜRK
EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK SAVUNUCULUĞUNDAN KADIN AYRIMCILIĞINA: JEAN-JACQUES ROUSSEAU
 
Bu bildirinin amacı aydınlanma döneminin eşitlik ve özgürlük savunucularından birisi olarak dikkat çeken Rousseau’nun kadına yönelik ayrımcı düşüncelerini incelemektir. Rousseau eserlerinde tüm haklarla donatılmış özgür “birey” kavramından bahsetmekle birlikte kadını tek ve bağımsız bir birey olarak görmemekte, eğitim ortamında ve aile içinde kadının ikincil konumunu savunmaktadır (Çuhadar, 2017). Rousseau için, eğitim devletin önemli bir işidir ve bütün çocuklar (bütün çocuklardan kasıt sadece erkek çocuklarıdır) birlikte ve eşit olarak eğitilmelidir (Korkmaz ve Öktem, 2014). Siyasal haklarda, medeni haklarda, özel mülkiyette insanın eşitliğini ve özgürlüğünü her şeyin üstünde tutan düşünür, bu eşitlikleri ve özgürlükleri dolayısıyla eşit eğitimi sadece erkeklere uygun görmektedir (Hacıfevzioğlu, 2019). Kadın eğitimiyle ilgili görüşlerini dile getirdiği Emile adlı eserinde Rousseau (2011) kadınların nasıl bir eğitim ve terbiye alması gerektiğinin erkeğe göre belirlenmesinin önemini vurgulamaktadır. Ona göre kadınlar doğaları gereği soyut olanı algılayamadıklarında entelektüel birikime sahip olamamaktadır. Bu nedenle erkeklerden farklı bir eğitime tabi tutulmalıdır. Rousseau benzer şekilde aile içerisinde de yetkinin erkeğe verilmesi gerektiğini ileri sürmektedir, çünkü kadınlar çocuk doğurduğu ve bakımını üstlendiği sürelerde etkinlik gösterememektedir. Yapılan literatür taramasında Rousseau’nun kendi savunduğu özgürlük ve eşitlik düşünceleriyle çelişerek içinde bulunduğu ortaçağ döneminin kadın algısını normalleştirdiği anlaşılmaktadır (Çuhadar, 2017). O halde Rousseau’nun tıpkı ataerkil sistemde olduğu gibi, kadınları ikincil sınıf insan olarak görüp, onları ataerkil ilişkiler çerçevesinde geleneksel cinsiyetçi rollerin içine hapsettiği söylenebilir. ORCID NO: 0000-0001-7570-5361

Anahtar Kelimeler: Rousseau, Kadın, Ayrımcılık



 


Keywords: