BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Peri URAN MURPHY
DEMOKRASİLERDE ANAYASA YAPIMI
 
Giriş: Anayasalar, bir toplumda geçerli olan siyasal iktidar yapısının temel çerçevesini çizen normlar bütünü, iktidar haritalarıdır. Normlar şelalesinin en üstünde alt seviyedeki normlara kaynaklık ederek, bu normlara ve dolayısıyla bu normları yapan organlara meşruiyet kazandırmaktadırlar. Anayasal demokrasilerde anayasalar temel hak ve özgürlüklerin güvencesi; siyasi iktidarın sınırlandırılması, bölünmesi ve seçimler yoluyla el değiştirmesinin temel aracıdır. Bununla birlikte anayasalar değişmez metinler değildirler. Her ne kadar Anayasanın üstünlüğü ilkesi gereği, kendilerinden daha alt seviyede bulunan normlara göre daha zor ve zahmetli usullerle değiştirilebiliyor olsa da bazı hallerde anayasaların değiştirilmesi kaçınılmazdır. K.C. Wheare’e göre, anayasalar, yapıldıkları ve kabul edildikleri zaman toplumun genel karakteristiğini belirleyen hakim inanç ve menfaatleri veya bunların bir uzlaşmasını yansıtırlar. Anayasaların yapıldıkları dönemde o topluma özgü olan sosyal, siyasal, ekonomik dinamiklerin değişmesi, anayasaların bu yeniliklere uydurulması sonucunu doğurmaktadır. Anayasal değişimin iki yolu, yürürlükteki anayasanın koyduğu değiştirme kuralları içinde kısmen değiştirilmesi ve tümüyle yeni bir anayasanın yapılmasıdır. Bununla birlikte, anayasanın bütünüyle değiştirilmesi, diğer bir ifadeyle yeni bir anayasanın yapılması sıklıkla görülen bir durum değildir. Bir ülkede savaş, devrim, hükümet darbesi gibi bazı hallerde anayasal değişim kendisinden önce gerçekleşen rejim değişikliğinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir. Bununla birlikte, demokratik ülkelerde asli kurucu iktidarın asıl sahibinin halk olduğu kabul edildiğinde, onun bu iktidarını istediği her zaman, rejimlerde bir kopma veya kesinti olmaksızın da kullanabileceği ileri sürülmektedir. Nitekim 1975 yılında İsveç ve ilerleyen yıllarda Finlandiya barış içinde, rejimlerinde herhangi bir kesinti ya da hukuk boşluğu olmaksızın tümüyle yeni anayasalar yapabilmişlerdir. Ülkemizde de geçmiş yıllarda TÜSİAD için hazırlanan anayasa taslağında bu konuda: “Anayasada değişiklikler yapmaya yetkili bir organın yeni bir anayasa yapma konusunda da yetkili olduğu hususunda kuşku yoktur… Kısacası bugünkü TBMM bir Kurucu Meclis sıfatıyla seçilmiş olmadığı halde, yeni bir anayasa yapmaya yetkili bir ‘asli kurucu organ’ yetkisi kullanabilir. Zaten bunun aksini düşünmek, anayasa yapıcılığı yetkisini yalnız kurucu meclislere, ya da ihtilal sonrasının olağanüstü iktidarlarına tanımak olur ki, bu tarihsel gerçeklerle uzlaşmadığı gibi, şiddet yolunu önermek anlamına dahi gelir. Oysa pek çok ülkede yeni anayasalar, normal zamanlarda ve olağan yasama meclisleri tarafından hazırlanabilmiştir.” değerlendirmesine yer verilmiştir (Bu yönde bkz. Serap Yazıcı, Yeni bir Anayasa Hazırlığı ve Türkiye: Seçkincilikten Toplum Sözleşmesine, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009, s. 46-47). Yeni bir anayasanın ne tür bir kurucu organ tarafından yapılması gerektiğine dair görüşler esas olarak, anayasayı yapmak üzere özel olarak kurulmuş bir kurucu meclis ya da normal bir şekilde seçilmiş yasama meclisi alternatifleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Anayasayı değiştirme yetkisinin normal yasama meclisine verildiği hallerde birden çok kez görüşme, görüşmeler arasında belli bir sürenin geçmesi zorunluluğu ve nitelikli çoğunluk gibi güçleştirici yöntemler kullanılmaktadır. Yürürlüğe girdiği günden beri on sekiz kez değiştirilen 1982 Anayasası'nın askeri bir müdahalenin ürünü olduğu, günümüz toplumsal ihtiyaçlarını karşılayamadığı, daha özgürlükçü bir demokrasiye imkan sağlayamadığı yönündeki görüşler zaman içinde ülkemizde yeni bir anayasanın yapılması gerektiği tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Nitekim 2007 seçimlerinde, “yeni anayasa” vaadi seçimlerde yarışan tüm siyasal partilerin programlarında yer almıştır. Bu doğrultuda, 2011 yılında, TBMM’de temsil edilen siyasal partilerin katılımıyla bir “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” kurulmuş ve bu Komisyon yeni bir anayasa yapmak üzere çalışmaya başlamıştır. Ancak bir süre sonra görüş ayrılıkları nedeniyle Komisyon çalışmalarını sonlandırmak zorunda kalmıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra “yeni anayasa” tartışmaları yeniden gündeme gelmiş, TBMM’de yeni bir “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” kurulmuş, fakat bu Komisyon da üçüncü toplantısında dağılmak zorunda kalmıştır. Tüm bu süreç gerek kamuoyunda gerekse doktrinde demokratik nitelikte bir anayasanın hazırlanmasında ne tür bir yol izlenmesi gerektiği tartışmalarını alevlendirmiştir.

Anahtar Kelimeler: Anayasa, Anayasal demokrasi, Demokratik Anayasa Yapımı



 


Keywords: